20 Ocak 2016 Çarşamba

Tatlı Tarifi: İmam Sarığı

Merhabalar arkadaşlar,

Sanırım blogumda daha önce hiç görmediğiniz bir içerikle Çarşamba gününe merhaba diyeceğiz. Evet başlıktan okuduğunuz üzere bugün sizlere güzel "bol" çikolatalı bir tatlı tarifi vereceğim. Eğer beni instagram'dan takip ediyorsanız yaklaşık 20 gün önce görselini paylaştığım tatlıyı beğendiğimi fark edeceksiniz.

Evet ilk defa yaptım ve çok beğendim aşağıda detaylı olarak malzeme listesini bulabilirsiniz.

Bu fotoğraf kektariflerim.com sitesinden alınmıştır. Tüm hakkı saklıdır.

Malzemeler:
  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı un
  • yarım paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 3 çorba kaşığı kakao
  • 3 çorba kaşığı su
Kreması için:
  • 3 su bardağı süt
  • 1,5 çorba kaşığı un
  • 1 çorba kaşığı nişasta
  • yarım su bardağı toz şeker
  • 1 yumurta sarısı
Üzerine:
  • 100gr. bitter çikolata
Kenarlarına:
  • Hindistan cevizi
Öncelikle kek karışımımızı hazırlıyoruz. Bunun için  yumurta ve şekeri birlikte çırpıyoruz. İyice çırpılmasına dikkat edelim. Sonra diğer malzemeleri karıştırdığımız kaba alıyoruz. Ve çırpmaya devam ediyoruz. Fırın tepsimize yağlı kağıt sererek oluşturduğumuz karışımı tepsiye döküyoruz kek hamurunun ince olmasına dikkat edelim. Önceden ısıtılmış fırına kekimizi gönderiyoruz. Pişen keki yaklaşık 20 dakika soğumaya bırakıyoruz.
Kekimiz fırındayken krema malzemelerini karıştırıp pişiriyoruz. Kremayıda yaklaşık 20 dk soğuttuktan sonra dinlendirdiğimiz kekleri bardak yardımı ile kesiyoruz. İki kek arasına krema sürüyoruz etrafına da krema sürerek hindistan cevizine batırıyoruz. Tüm kekler için aynı işlemi uyguluyoruz. Bu süreç tamamlandıktan sonra benmari usulü eritilen çikolata imam sarıklarının üzerine dökülür ve tatlınız servise hazır. Afiyet olsun..


19 Ocak 2016 Salı

Okudum: Ahmet Ümit - Elveda Güzel Vatanım

Merhabalar arkadaşlar,

Bugün sizlere kısa sürede okuyup bitirdiğim güzel bir yol arkadaşımdan bahsetmek istiyorum. Aralık ayından beri fazlaca kitap okuma isteği makyaj ürünleri alma isteğini çiğneyip geçti doğrusu. Kitap alıp kendimi rahatlatacağımı düşündüğüm anda çok güzel bir hediye aldım malum kişiden. Oldukça düşünceli bir hediyeydi doğrusu tam da Ön siparişte bile kitaplar tükenmişken Ahmet Ümit - Elveda Güzel Vatanım benimde oldu.


Kitap Aralık ayının başlarında çıktı fakat benim elime geçmesi biraz uzun sürdüğü için bitirmem ve bloguma bu yorumu paylaşmam zaman aldı.


Kitap 558 sayfadan oluşuyor.  Orjinal fiyatı 20 TL fakat online alışveriş ile daha uygun bir fiyatla bu kitaba sahip olabilirsiniz. Ben tüm Ahmet Ümit kitaplarını beğenerek, severek, mutlulukla (evet söz konusu Ahmet Ümit ise böyle oluyorum) okuyorum. Ve herkese tavsiye ediyorum. Akıcılığı, seçtiği kelimeleri ustalığını gözler önüne serer nitelikte. 
Bu kitapta Osmanlı imparatorluğunu o dönemin aşkını, korkularını, terk edişlerini ve pişmanlıklarını bulabilirsiniz. 

Kendinizi bazen Ester'i haklı bulurken bazen de Şehşuvar'ı haklı bulurken görebilirsiniz. 
Kütüphanemin en nadide ve en güzel tekrar tekrar okuyabileceğim kitabı bu kitap okumayı sevenler biraz tarih olsun biraz aşk birazda Ahmet Ümit değsin kelimelerine diyorsanız buyurun kitap sizler için hazırlanmış.


Devletin derinlikleri, toprağın derinliklerinden daha karanlıktır.

1926 yılının o hüzünlü sonbaharı. Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış, genç cumhuriyet ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyor. O büyük altüst oluşun içinde bir adam: Şehsuvar Sami… Bir zamanların İttihat ve Terakki fedaisi, şimdilerin yorgun komitacısı. Şehsuvar Sami'nin etrafında dönen amansız bir entrika. Bir yanda kaybettiği ama hiçbir zaman yüreğinden çıkartamadığı sevgilisi Ester, öte yanda yaşanılan tarihsel bozgun… Kaybedilen bir ülke, kaybedilen bir şehir, kaybedilen bir hayat. Ve aklında hep aynı soru: Devlet mi kutsaldır, yoksa insan mı? 

"Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar." Kim söylemişti bu cümleyi hatırlamıyorum, ne yazık ki doğru… Doğru, lakin eksik. Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar, vatanımızı kaybetmekle neticelenir.

Sahi nedir vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Hayır, bütün bunların ötesinde bir anlam taşır vatan. Ne sadece toprak parçası, ne su havzaları, ne ağaç silsilesi… Annemizin şefkati, babamızın saçlarına düşen ak, ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin mezarlarıdır vatan…

Vatanı olmayan insanın hayatı da olmaz. Evet, bir vakitler zihnim, kalbim bu fikirlerle doluydu. Şimdi? Şimdi bilmiyorum… 
(Tanıtım Bülteninden)