29 Nisan 2014 Salı

Gölge ve Kemik - Leigh Bardugo

Merhabalar arkadaşlar,

Güzel bir Salı gününden herkese selamlaar. Uzun süredir kitap yorumu yazmadığımı gördüm. Bu kitap okumayı azalttığım anlamına gelmez tabi ki. Evet biraz evde aksatıyor olabilirim. Fakat serviste, ofiste vakit buldukça bakıyorum kitaplarıma. Olmazsa olmazlarım olduğunu düşünüyorum. Ve kitap okumayanları gerçekten anlayamıyorum.

Kitap hakkında yazılarıma başlamadan önce bir konuyu dile getireceğim. Aslında bu bir kamu spotu gibi olacak ama lütfen kitap okuyanlara saygı gösterelim. Siz okumuyor olabilirsiniz. Bu başkalarını engellemenizi gerektirmez. Biraz sessiz olabilir, sesinizi alçaltabilirseniz bence sorun olmayacaktır.

Şimdi gelelim asıl konumuza...


Leigh Bardugo kaleminden sizlere Gölge ve Kemik 1'i sunuyorum. Fantastik kitap okumak isteyenlere ve sevenlere şiddetle tavsiye edebilirim bu kitabı. Biz D&R indiriminden bu kitabı son anda almıştık. İyi ki almışız ben çok beğendim. Bölümler arasında kopukluk yok hızlıca ilerleyen bir kitap.

Eğer fantastik okumayı sevmiyorsanız size bu kitap sıkıcı gelebilir. Henüz Türkiye'ye gelmeyen 2 kitap bulunuyor. Bitirdikten sonra internette araştırdım. Umarım erken bir zamanda ülkemize gelirler.

Karanlıklar Efendisi, Alina ve Grishalarla bir serüvene çıkmak istemez misin ??


Onu yalnızca geçmişi... geleceği ise bir tek o kurtarabilir...

"Bekle!" diye sesimi yükselttim ama o çoktan arkasını dönmüştü. Kolunu tuttum, bizi izleyenlerden gelen şaşkınlık dolu seslere aldırış etmedim. "Bir yanlışlık olmalı. Ben... düşündüğünüz gibi..." Yavaşça bana dönüp kolunu tutan elime ters ters bakınca sustum. Elimi çektim ama öyle hemen geri adım atmayacaktım. "Ben düşündüğünüz kişi değilim," diye fısıldadım çaresizce.

Karanlıklar Efendisi biraz daha yakınıma geldi, sadece benim duyabileceğim bir sesle, "Kim olduğunu bildiğini hiç sanmıyorum!" dedi.


"Zengin fantastik öğelerle oluşturulmuş bir dünya, büyüleyici kurgu ve sizi kendine bağlayan duygusal bir kanca gibi... Sayfaları çevirirken kendinizden geçecek, final sahnesinde tüm tahminleriniz yanlış çıkacak ve doruk noktasında alnınızdan vurulmuşa döneceksiniz!"
Horn Book Magazine

"Bu büyüleyici dünya, içinde birçok tuzak barındırıyor. Mitolojiyle süslenmiş ve inandırıcı karakterlerle güçlendirilmiş roman sarsıcı sürprizlerle heyecanı ve adrenalini zirveye ulaştırıyor. George R. R. Martin ve J. R. R Tolkien hayranlarına özellikle tavsiye edilir."
RT Book Reviews

"Baş döndüren, eşsiz bir dünyada beklenmedik sürprizleri olan muhteşem bir kitap. Fantastik roman severlerin gözdesi olacak."
Library Journal

"Etkileyici betimlemelerle dolu, entrika ve akıl almaz büyülerle süslenmiş, içinde pek çok sürpriz barındıran bu macera aynı zamanda romantizm ile tehlikeli bir tutkuyu da bir arada sunuyor."
Publishers Weekly

"Leigh Bardugo sihirli parmaklarıyla harika bir roman yaratmış. Karakterler oldukça gerçekçi, kurduğu dünya ise bir o kadar egzotik ve hareketli. Fantastik tür okuyucuları bu seriye bayılacaklar."
Booklist

(Tanıtım Bülteninden)

28 Nisan 2014 Pazartesi

Avon Favorilerim

Merhabalar arkadaşlar,

Bugün neredeyse 7'den 70'in kullandığı bir markadan sizlere bahsetmek istiyorum. Bu haftasonu odamı topladığımda ne kadar çok Avon ürünüm varmış dedim. Bazen tüm makyajımı avonla yapabiliyorum. Her ay bizim eve Avondan bir ürün giriyormuş bir de onu farkettim.

Bazen parfüm bazen duş jeli, göz kalemi, fırça, ruj diye devam ettirilebilir bu liste. Ben bugüne kadar herhangi bir sorununu görmedim Avon'un severek kullanıyorum. Ve kullanmaya devam ediyorum. Özellikle en sık kullandığım bir ürünü olan Little Black Dress parfümüne hasta olduğumuda belirtmeden geçemeyeceğim.




 Bugün favorilerime göz atalım. Öncelikle favori grubumun içerisinde Maskara, Far, Eyeliner, Bb Krem ve Ruj bulunuyor. Neredeyse bir makyajı tamamlayabileceğim tüm ürünler bu grupta mevcut.



BB Kremler piyasaya çıktığından beri makyajımın tamamlayıcısı olarak kullanıyorum. Ben sıklıkla La roche posay bb kremini kullanıyorum fakat Avon'un BB kremin kapatıcılığınında oldukça iyi olduğunu düşünüyorum. Şu sıralar kendileri kurtarıcım olur.

Çok kalın bir şekilde ruj sevmiyorum fakat bu renk beni o kadar çok kendine çekiyor ki. "Dream Fuchsia" renginde olan bu güzellik ilk andan itibaren sizi kendisine çekecektir..

Gelelim 4'lü göz farına. Geçen karalama yazılarımdan birinde düğünlerin, nişanların başladığını sizlere duyurmuştum. Akşam dışarı çıkarken ve düğün, kına, nişan gibi organizasyonlarda benim işime yarıyor kendileri. Dipnot: Şimdi bu kadar düzgün değiller daha önce fotoğraflamasını yapmıştım :))

Maskarasız asla olmaz. Kirpiklerimin güzel göründüğünü düşünüyorum fakat ne kadar güzel olsa bile küçük dokunuşlarla daha güzel bir hale getirebiliriz. Avon'un Supercurlacious maskarası uzun süredir benimle birlikte tükenmeye yakın bir durumda fakat ne olursa olsun işlevini hiç kaybetmedi...

Eyeliner tüm bayanların gözde makyaj ürünlerinden. Sürmeden çıkınca kendimizi eksik hissediyoruz bence :) Ben uzun süre önce Avondan fırçası ile birlikte Avon supershock eyelenir'ı aldım. Ortalama bir seviyede kullanıyorum bu ürünü sadece biraz simli olmasından dolayı daha üst seviyelere çıkamıyoruz :)

Peki ya sizler avon hakkında ne düşünüyorsunuz ? En sık hangi avon ürününü kullanıyorsunuz ? Merak ediyorum doğrusu :)

26 Nisan 2014 Cumartesi

Gizem'in Saksısı: Şımarık Saksı :) Kutulaşma Etkinliği

Veeee benim bebişim Gizem bir etkinlik düzenliyor. Güzel mi güzel bir etkinlik. Katılmak isterseniz buraya tıklayınız.

Birgün kargocu kapınıza geldiğinde içinden saksı çıkacağını hiç düşündünüz mü ? Peki ya saksının içinde ki kozmetik ürünlerinin getirdiği mutluluğu ? Bunlar gerçekleşmez mi diyorsunuz ? Yanılıyorsunuz Gizem sizin için çalışıyor... ( Adeta seçim çalışmalarına çıkmış gibi hissediyorum kendimi)

Merhaba :)
Blog alemine girdiğimden beri en zevk aldıgım etkinliklerin başında gelir kutu hediyeleşmeleri. Biliyorum ki benim gibi bir çok kişi de bayılıyor hediyeleşmeye .. Olsa da katılsak dediğimiz bu günlerde ne zamandır aklımda olan kutulaşma etkinliğini başlatıyorum :)

Neden Şımarık Saksı?? 

Birbirimize güzel güzel hediyeler alalım, şımartalım, şımartılalım istiyorum :) Arada beni de hatırlayın diye hediyelerimizi saksılarda gönderelim, bu arada da kozmetik severler olarak saksıları kullanalım diyorum :)
Bunları birleştirip etkinliğimizin adını " Şımarık Saksı " koydum :) 

Saksı Şart mı??

İnanın, bunu çok düşündüm :) Bence şart olsun :) ama eğer istemeyeniniz çıkarsa, bana söylesin, baska istemeyen olursa, direk sizi eşleştiririm. Umarım kimse için sorun olmaz :) 

Nasıl Saksı??

Nasıl olacağına siz karar verin :) İsterseniz gidip İkeadan alın, ister gidin pazardan alın, ister renkli seçin saksıyı, ister beyaz alıp siz süsleyin :) ne kadar bütçeniz varsa, zamanınız nasıl uygunsa, siz belirleyin.. Yeter ki karşınızdaki insanı kendiniz gibi düşünün :) Empati..
Hediyeleri göndermek için saksı yeterliyse hediye paketine koyar göndeririz, yok saksı doldu taşıyor mu, kutuya koyup göndeririz :)

Ne kadar harcayalım??

Şımarık Saksının tutarını 29.90 lira olarak belirledim :) 

Saksımızla Neler Gönderelim??

Kozmetik ürünleri göndereceğiz kutumuzda hanımlar, yani 29.90 liranın her kuruşunu kozmetik için harcayacağız :) Makyaj malzemeleri, cilt bakım ürünleri ve ojeler.. Ürünleri herkesin bildiği, güvendiği markalardan seçmeye, ürünlerin tarihinin geçmemiş ve kullanılmamış olmasına dikkat edelim ki kimseler üzülmesin etkinliğimizde :) En az 2-3 tam boy kozmetik ürün görmek isteriz saksılarımızda, deneme boy ya da mini ürünler olmazsa olmazlarımız:) 

Hediyeleri seçmeden önce mutlaka eşimizle iletişime geçelim, alerjisi var mı, en sevdiği renk nedir, cilt tipi ve rengi ne, kullanmadığı bir ürün var mı, sevmediği bir marka var mı gibi şeyleri kesin öğrenelim.. Bu gibi etkinliklerin amacı zaten tanışmak,kaynaşmak değil mi? Lütfen özen gösterelim böyle noktalara :)

Tabi ki saksınıza takı-toka, çikolata, mum, süs eşyası, sevdiğiniz paket çaylar gibi gibi ürünler eklemeyi de ihmal etmeyin :) Ne kadar şımartırsak, o kadar iyi :) ama tutara eklemeyin bunları bence.. 

Etkinlik Takvimi

25.04.2014: Duyuru
02.05.2014: Son Katılım
03.05.2014: Eşleşmeler
16.05.2014: Son Gönderim

En önemlisi son gönderim tarihi.!! Ayın 16sında ya da öncesinde kargoya veremeyecek olan lütfen katılmasın. Özel bir durumunuz varsa öncesinde bana ve eşinize bildiriniz. Her konuda esnek davranabilirim ama bu konuda eşinizin üzülmesini ya da güvensizliğe düşmesini istemememden ötürü bu kadar net davranıyorum, lütfen özen gösterelim.. 13 gün ki yaklaşık 2 hafta eşinizi tanımak ve alışveriş yapmak için yeterli bir süre :)
Kimler Katılabilir??

"Ben hiç kozmetik ürünü kullanmıyorum" demeyen,
Güncel bir blogu olan,
Yukarıda yazan her şeyi okumuş ve kabul etmiş,
Ayın 16sında ya da öncesinde hediyeleri kargoya verebilecek,
beni ve eşini üzmemeye özen gösterecek,
 her blogger katılabilir etkinliğe :)

Mailini yoruma yazarak etkinliğe katılabilirsin :)

Bol katılımlı, bol şımartılmalı ve sorunsuz bir etkinlik dileğiyle..
Sevgiler
<3

25 Nisan 2014 Cuma

Karalama Günlüğüm #3 / Ne Biri Bilgisayarcı mı dedi ?

Selamlar,

Sıkıldığım ve bu sıkkınlığımı yazıya dökeceğim günlerden birindeyiz sayın okurlarım. Yıllar sonra keşfedilebilir miyim sizce ? Bence evet öyle bir potansiyele sahip gibi görünüyorum :p :))

Neyse. Biliyor musunuz bilmiyorum. Bilgisayar mezunuyum. Hatta ailemin "Bilgisayarcısıyım". O da neymiş demeyin. Boş verip geçmeyin sayın okuyucular. Ben bana bilgisayarcı denilmesinden hiç hoşlanmıyorum. Sonuçta çok geniş bir şey bilgisayar. Aile içerisinde teknolojiyle alakalı her problemde Hazal diyorlar. Siz saçma sapan tüm konuların cevabının sizde olduğunun düşünülmesini ister misiniz ?



Telefon bozulması, Güncellemeler, Bilgisayarın çalışmaması, yavaşlığı, Hesap ayarları ile ilgili tüm konular, oyun gibi çeşitli uygulamaların indirilmesi falan filan. Bunlarla benim ne alakam var ?

Ben ki bir garip yazılımcıyım. Asp.Net , Sql Server , C#, Html, Css sorularına cevap verebilir. Size istediğiniz bir siteyi, uygulamayı yazabilirim.(Yazar burada çok kesin konuştu siz sakın aldanmayın) Yıllarca beni adeta donanımcıyım gibi kullanan sevgili aileme sesleniyorum. 21 yıllık Hazal'ı yanlış tanımışsınız.



Anlatmak istediğim ben "Ailenizin Bilgisayarcısıyım." Her konuyu bilmek zorundayım yapamazsam sen nasıl okudun o okulları yaparsam bizim Hazal bu tabi yapacak olurum. Neyse ben sizi ne yaparsanız yapınız seviyorum. Ve yanaklarınızdan öpüyorum.


23 Nisan 2014 Çarşamba

Konuk Yazar #3 / Hayatın İçinden - Canan Tan / Yüreğim Seni Çok Sevdi

Merhabalar arkadaşlar..

Bu hafta blogumu şenlendiren arkadaşım sevgili "Hayatın İçinden". Elif bugün sizler için önemli yazarlarımızdan ve hepinizin bildiği o güzel kitaptan bahsedecek. Beni yalnız bırakmadığın için çok teşekkür ediyorum ve kocaman öpüyorum Elifcim :* 

Blogunu takip etmek için lütfen buraya tıklayınız.

Aynı zamanda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Bu post yayınlandığı sıralarda ben küçük bir melekle gezmelerde olacağımm :))

Sizlerde benim konuk yazarım olmak istiyorsanız lütfen kitapguzellik@gmail.com adresine mail atın ya da bu linke yorum yazınız.



Merhabalar Kitap ve Güzellik izleyicileri ben Hayatın İçinden blogu sahibesi Elif.Bugün sizlere Canan Tan'ın Yüreğim Seni Çok Sevdi romanından bahsedeceğim.

Olayın Bursada geçmesinden midir bilinmez Canan Tan'ın beni en etkileyen romanıdır.Hatta yazar ile tanışmamı sağlayan kitaptır.Kitabı okudukça anlatılan yerleri gezdiğim,dikkat etmediğim ayrıntılara takıldığım doğrudur :)Hele Trilye'de bir "Çamlı Kahve" var ki mutlaka herkes gitmeli, görmeli.
   
                                                                (görseller alıntıdır)
Romanda Aslı ve Murat'ın aşklarına kimi zaman gülerek,kimi zaman kızarak,kimi zaman ise ağlayarak şahit oluyoruz.Hikayeyi okumanızı tavsiye ederim o yüzden pek anlatmıyorum :) Benim gönlümü fetheden bölümlerden alıntılar yapmak istiyorum.

                                             
                                                                    (görsel alıntıdır.)
Murat hergün Aslı'ya şiir getirir.(Nazım Hikmet şiirleri genellikle)Ancak o gün 2 şiirle gelir karşısına.İşte 2. şiirde gizli anlatmak istedikleri;


Seni düşünmek güzel şey ümitli şey
Dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
Fakat ümit yetmiyor bana
Ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum.
                                                                   Piraye için yazılmış saat 21-12 şiirlerinden
Aslı ve Murat yıllar sonra karşılaşır.(ağladığım bölümler)
"Kızım Nasılsın bitanem?Nasılsın Aslım?"
Gerisini duymuyorum bile...
ASLIM!!!
Şu ana kadarki tüm sözlerinin toplamından kat be kat etkili bu sözcük,depremler sallıyor yüreğime...Soluklarımdamarlarımdaki kanın hızlı dolanımına yenik düşmüş...Bedenim amansız bir titreme nöbetinin pençesinde...
.....

  "Evet,diyor."ASLIM dedim ona! Her solukta özgürce Aslım diye haykırabilmek için...
Son nefesimi verirken de dudaklarımda adının olacağından eminsin artık,değil mi?
......
Bir adın kalmalı geriye
Birde kahreden gurbet
Beni affet
KAYBETMEK İÇİN  ERKEN,SEVMEK İÇİN ÇOK GEÇ...
Ve son olarak kitap arkası yazısı ;

"Biliyorum, imkânsız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime..." demişti Murat."Çünkü, Yüreğim Seni Çok Sevdi!.." Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını.
"Yüreğim seni çok sevdi yürek talan yürek yangın yeri yürek seni istiyor bir tek seni..."
Aslı ile Muratın İstanbul-Bursa-Amerika üçgeninde yaşadıkları destansı aşkın öyküsü.Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği kadar gerçek..

Hazal'a bloğunda bana yer verdiği için çok teşekkür ederim.Umarım beğenmişsinizdir. Okuyan herkese teşekkürler.Sevgiler...

21 Nisan 2014 Pazartesi

Dermobakim.com ile BakımBlog Ortak Çekilişi

Merhabalar,

Sevgili BakımBlog ve Dermobakim.com sitesi bizler için çok güzel bir çekiliş organize etmiş. Tam 6 Blogger'a 75 TL değerinde güzel bir kupon armağan edilecektir.

Dermobakim.com Avene ürünleri için bu linke Bakım Blog'un düzenlemiş olduğu çekiliş için ise bu linke tıklamanız yeterli olacaktır.

 

Benim şimdilik seçtiğim ürünler ise,


ve


Hazal'ın Seçimleri #2

Sevgileeeer :))

Değişik bir başlangıçla tüm sevgimi dağıtasım var bugün. Pazartesi sendromu dedikleri şeyin bende olmaması sizcede yeteri kadar garip değil mi ?

Tabi bu her zaman böyle olmuyor arada istisna olan günlerden birindeyim. Bugün geçen hafta başlattığım Hazal'ın seçimleri serisine devam ediyorum. Şimdi ilginizi çekmemiş olsa bile birgün birilerinin ilgisini çekeceğine eminim. Hem ben böyle mutlu oluyorum :))

Senin ilk seçimin neymiş bakalım diyen olursa eğer buraya tıklayarak ilk seçimlerime ulaşabilirsiniz.

Gelelim bu haftanın seçimlerine;

1) Kitap

Bu kitap kendini oldukça fazla merakta bırakıyor. Bu yüzden haftanın kitabı Şebnem Burcuoğlu'nun kaleme almış olduğu "Kocan Kadar Konuş" oldu. 

"Türkiyede kadınların DNAlarına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş atasözü, anneannem Peykerin lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…
(Tanıtım Bülteninden)

2) Film


I Dont Know How She Does It - Mucizeyi Kadınlar Yaratır
 
 Kendinize güvenin bayanlar Mucizeyi biz yaratırız. Hem afiştede yazdığı gibi "Kolay olsaydı, erkekler de yapardı !"

Kate Reddy (Sarah Jessica Parker) ile tanışalım / bir eş, anne, kariyer kadını ve mükemmel bir hokkabaz. Katein yaşamı yoğun ama oldukça güzel. Mükemmel bir kocası var, Richard (Greg Kinnear) kısa bir süre önce kendi başına çalışmaya başlayan bir mimar. İki tane tapılası çocukları var. 6 yaşındaki Emily (Emma Rayne Lyle), ve ona tapan ufaklık Ben (Theodore and Julius Goldberg). Sevdiği bir işi var: New york merkezli bir finans şirketinin Boston Şubesinde yatırım müdürü. Kate iş amaçlı sık sık seyahat ediyor fakat aynı zamanda kızının okul ve okul dışındaki aktivitelerini de sanki ev hanımıymış gibi yürütüyor. İş arkadaşları, dostları ve akrabaları Katein her biri farklı alanlar olmasına rağmen hepsinin altından başarıyla kalkmasına hayret ediyorlar ve hep aynı şeyi söylüyorlar: "Nasıl yetişiyorsun her işe bilmem"

3) CD


Shakira'nın güzel sesini tüm hafta dinleyebilirim diyenlerdenim. Sizde öyle düşünüyorsanız bu CD tam size göre :)

Albüm İçeriği
1.Cant Remember to Forget You feat. Rihanna
2.Empire
3.You Dont Care About Me
4.Dare (La La La)
5.Cut Me Deep feat. Magic!
6.23
7.The One Thing
8.Medicine feat. Blake Shelton
9.Spotlight
10.Broken Record
11.Nunca Me Acuerdo de Olvidarte
12.Loca por Ti

17 Nisan 2014 Perşembe

Konuk Yazar #2 / Vintage Witch - Favori Saç Bakım Maskeleri Karşılaştırması

Selamlar,

Konuk Yazar etkinliğimi son hızıyla devam ettiriyorum. Bugün sizlerin karşısına taze blogger arkadaşımızı çıkarıyorum. Deneyimleri için teşekkür ediyorum veee tatlı arkadaşıma beni yalnız bırakmadığı için öpücüklerimi gönderiyorum. Seninle tanıştığıma çok sevindim tatlım :))

Lafı hiç uzatmadan Favori Saç Bakım Maske karşılaştırmasına göz atalım bakalım Vintage Witch bizim için neler karalamış..
 



Merhabalar!

Ben Vintage Witch. Yaklaşık 2 ay önce başlayan güzellik blogu deneyimime tam gaz devam
ediyorum :) Öncelikle ilk defa misafir yazar oldum ve bu sebeple çok heyecanlıyım :) Beni dünyalar
tatlısı blogunda ağırladığı için Kitap Güzellik'e çoook teşekkür ediyorum :)

Bugün saç bakımının belki de en önemli basamağı olan saç maskeleri hakkında bir karşılaştırma
yapacağım. Eğer kuru, yıpranmış, kırılmaya müsait ve elektriklenen saçlarınız varsa yazımın işinize
yarayacağına inanıyorum :)

Karşılaştırmamız benim en favori 2 saç maskemi içeriyor: John Frieda Yoğun Nemlendirici Besleyici
Bakım Maskesi & Giovanni Nutrafix Hair Reconstructor (Aşırı Yıpranmış Saçlar İçin Yoğun Onarıcı Saç
Maskesi)











John Frieda'nın 1 ya da 2 kullanımlık ömrü kaldı, Giovanni'yi alıp kullanmaya başlayalı nereden baksanız 1 ay oluyor. Dolayısıyla ikisi hakkında da yorum yapacak kadar deneyim sahibi olduğumu
belirtmem gerek.

Önce benzer yönlerini sıralayayım;

- İkisi de duştan çıktıktan sonra saçlarınızı ipek gibi yumuşacık yapıyor.

- İkisi de kolay durulanıyor.

- Duştan çıktıktan sonra gün boyu elektriklenmeyen ve nispeten sağlıklı bir görünüme sahip saçlarla

dolaşabiliyorsunuz. Verdikleri ışıltıda da aynı derecede tatmin edici.

Farklı yönleri çok daha fazla elbette :)

- John Frieda'nın kıvamı çok akışkan. Plastik bir kapta olmasından ötürü elinizle almak durumunda

kalıyorsunuz. Bunun hijyenik olmaması bir tarafa, maskeyi alırken en az birkaç kez parmaklarımın

arasından kayıverip bir bölümü ziyan oldu. Verdiğim para da göz önüne alındığında benim içim acıyor

açıkçası.

Giovanni'nin kıvamıysa biraz daha yoğun. Sıkılan plastik bir tüp içerisinde bulunması hanesine
yazdığım ilk artı. Böylece dilediğim kadar ürünü alıp uygulayabiliyorum. Yoğun olması aynı zamanda
daha bereketli olması anlamına da geliyor, John Frieda'yla neredeyse bir avuca yakın diye tabir
edebileceğim ürün giderken Giovanni'yi çok daha az sıkarak tüm saçıma yedirebiliyorum.

- John Frieda'nın içerisinde parfüm var, dolayısıyla kokusu oldukça cezbedici. İnsanların bayıldığı
birçok koku benim midemi bulandırırken, bu maskenin kokusu gerçekten çok hoşuma gitti.
Giovanni parfüm barındırmıyor, kokusuz bir ürün. Duştan çıkınca saçlarının mis gibi kokmasını
isteyenler için bu eksi puan olabilir, benim için çok da farketmiyor.

- John Frieda'yla yumuşacık olan saçlarım ertesi gün eski haline dönüyor. Yani saç uçlarım sert, kuru
ve kırılmış bir şekilde yoluna devam ediyor.

Giovanni'nin yumuşatıcı etkisiyse 2-3 gün sürüyor, dolayısıyla çok daha bakımlı bir görünüm sağlıyor.

- John Frieda'nın hayvanlar üzerinde deney yapmadığına dair bir ibaresi yok; ki aslında bu çok önemli.
Giovanni ise hayvanlar üzerinde deney yapmadığını kesin olarak belirtiyor, ambalajında zıplayan
tavşan logosunu görebilirsiniz. (Bu logo hayvanlar üzerinde deney yapılmadığını gösteriyor.)

- John Frieda'yı alalı birkaç ay olduğundan net fiyatını hatırlamıyorum, yanılmıyorsam 25 lira
civarındaydı. Giovanni'ninse normal satış fiyatı 16 lira fakat Gratis'in indirim yapmadığı tek özel günün
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olduğunu göz önüne alırsak, kendisine 8 lira gibi bir fiyattan sahip
olabilirsiniz. :))

Uzun lafın kısası ikisi de saçlarımdaki kırılmaları onardı mı, hayır! Fakat cansızlık, matlık,
elektriklenme, sertlik ve düğümlenme gibi yaygın problemleri göz önüne alırsak Giovanni John
Frieda'nın birkaç adım daha önünde bence.

Üstelik hayvanlar üzerinde deney yapmama politikası kesinlikle takdire şayan. Elimizde böyle bir
alternatif varken - ve John Frieda'dan zaten daha başarılıyken - Giovanni'ye bir şans vermenizi
kesinlikle öneririm :) Aynı zamanda içeriği de oldukça tatmin edici, Gratis'te satılan ürünlere
baktığımızda Giovanni doğal ve neredeyse tertemiz içeriğiyle göz dolduruyor.

Umarım yazım faydalı olmuştur :) Çünkü indirimle 8 liraya gelen ve ünlü saç bakım markası John
Frieda'dan daha güzel sonuç veren bir markayı bilmemenin eksiklik olacağını düşünüyorum. Bu
arada bahar çekilişimde Giovanni markasının küçük boy saç bakım kremi mevcut, dilerseniz buraya tıklayarak çekilişime katılabilirsiniz. :)

Beni sizlerle buluşturan Kitap Güzellik'e tekrardan çok teşekkür edip, hepinize ışıl ışıl parlayan günler
diliyorum :)

16 Nisan 2014 Çarşamba

Karalama Günlüğüm #2 / Sorun Bende Değil

Selamlar,

Yine saçmalayacak potansiyeli kendimde bulduğumu düşündüğüm zamanlardan birindeyiz sayın okuyucu dostlarım, kardeşlerim. Öpüyorum yanaklarınızdan.

Umarım severek okuyorsunuzdur beni. Bence ciddi yazılardan kopup benim saçmalamalarım size şifa niyetine gelecektir.

Başlıktanda anlayacağınız gibi Sorun kesinlikle bende değil canlarım, ciğerlerim. Yolda yürürken konuşmalara kulak misafirliği eden sadece ben olamam. Hem ben ne yapayım önümdeki bağır bağır etrafındakilerle konuşuyorsa. Haklıyım ama değil mi ?

Siz siz olun eğer eleştirilecek birşey konuşuyorsanız ve başkalarının sizi eleştirmesini istemiyorsanız doğru davranın. Doğru davranmaktan kastım bağırmadan konuşun ! Hayır eline ne geçiyor. Yanındaki dönüp ben sağır mıyımda bağırıyorsun dese ne cevap vericen eyy borozan sesli arkadaşım.

  


Bugün bu konuda biraz sinirlendiğim doğrudur. Ablanın teki yolda kuzenini görüyor ve evlendiği kızın çirkin olduğunu söylüyor. Makyaj yapmasını falan bilmiyormuş. Yok canıım sen çok mu biliyorsun acaba ? Eee sen çok mu güzelsin ? Hayır birde kesin bu kızla canımlı cicimlidir. Çekememezlik var bünyede belli. Ee bebişim seninde nasıl olduğun açık ve net ortada.

Kıza edilen sözler sanki yakın arkadaşım, aile bireylerim veya tanıdık birine gitmiş gibi etkilendim vallahi. Sonra durdum bende onu eleştirdim böyle olacaksa böyle olacak arkadaş. O çektiğin eyeliner, giydiğin dar kot ve bu sıcacık havada giydiğin ugg  ayakkabıların ahı bu üstündekiler. Eğer sen tam değilsen başkasının eksikliklerini eleştirmeyeceksin bence. ( Ben eyeliner sürmemiştim ve gayet güne göre şıktım lütfen.)

İşte yani o kadar yazdım ama anlatmak istediğim açık ve net belli.Ya etrafınızdaki kişileri eleştirecekseniz önce kendinize bakın ya da sessiz konuşun.

14 Nisan 2014 Pazartesi

Birsen Tezer(Hüsnü Arkan) - Hoşgeldin

Bazen kelimelerin anlatamadığı şeyleri şarkılarda bulursunuz. Bazen yaşadığımız şeyleri herkesin anlamasını bekleyemeyiz.

Ben anlatamadığımı bu şarkıda buluyorum. Ve sizlerle paylaştığım için seviniyorum.


Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin
Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim

Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar

Sen bana geç geldin, ben sana erken
Tutuşsun gün, yansın geceler, vaktimiz varken

Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin
Ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim

Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar

Sen bana geç kaldın, ben sana erken
Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken


12 Nisan 2014 Cumartesi

Karalama Günlüğüm #1

Selamlaaar,,

Yine saçmalayacak bu kız diyenler olabilir aranızda. Nedense bugün bana aşırı enerji yüklendiğini düşünüyorum. Nereye sarsam hangi konuyla ilgilensem acaba diye düşünüyorum falan. Sonra bloga yazı giresim geliyor ve başlıyorum saçmalamaya...

Blogumu arada günlüğüm olarak kullanmak istiyorum bir PuCCa olamam belki ama sonuçta herkesin kendine ait anıları var. Anlatmak istedikleri var hayatta...

Dügünlerin, derneklerin, nişanların, sözlerin arttığı şu zamanda böyle bir post hazırlamak benim için çok mantıklı. Yine geldi para tuzağı aylar. Gitti güzelim paracıklar der ve üzüntümü sizlerle paylaşırım.
Şimdi diyebilirsiniz sen nişan, dügün yapmıcan mı diye. Benim ki ayrı arkadaş o zaman dertlenecek sizsiniz. kapiş ;) (Yazar burada okuyucu kitlesinin sülalesi olduğunu zannediyor, dokunmayın psikolojik olarak sorunlu)

Çevrem nişanlanan arkadaşlarımla dolu. Sen ne zaman evleniyorsun muhabbetlerinden gına geldi. Ailem asla açmazken bu konuyu sizlerin bunu söylemesi çok saçma sevgili umursamadığım arkadaşlarım. Ayrıca ben ne bileyim adam ne zaman teklif edecek. Sonuçta kızım ben gidip hadi evlenelim mi diyeyim. Gider koca taşlı yüzüğüm. Beklentim koca taşta bakalım gelen ne olacak...

Velhasılı kelam asıl anlatmak istediğim kendi nişanım değilde nişan adetleri. Sivaslıyız gardaş nişanlarımızda dügünlerimizde halay çekeriz. Herkes önlere geçmek için kudurur zannedersinki ayın halay başı seçilecek.
Aile tarafından bir baskıya falan maruz kalırsın sonra orandan burandan cimciklerler "haydinn gızım galk oyna" tamam teyzecim çok istiyorsan kalk sen oyna demek istesende susuyorsun bazenn.. Hayat şartları ne yaparsın.
 

Halay ritüeli bittikten sonra çiftetelliye geçilir. Yakın akrabaları pistlere alıyoruz diye kroca bir ses duyarsın uzak diyarlardan. Neden hep ses tonlarınız aynı sizin ?
 
 

Üst karikatürde gördüğünüz üzere aynı öyle bir konuşma geçer insanların arasında. Tabii henüz benim ismim okunmadı diyen olmamıştır ama bunaltırlar insanı. Yapmayın sevgili oynak aile bireyleri sonra adetlerimiz neden bitti diyorsunuz. 

Sevgili okuyuclarım bu kız bu kadar saçmaladı da gitmesin o zaman diyorsanız. Söz olur gitmek lazım mantığıyla arada sırada tanıdığım kişilerin önemli günlerine uğrar iki halay çeker sonrasında yerime otururum. Oynaklık kanımda var. Ne yapalım be genler !


Hediye



Miskin Kek Blog
'da Hediye Çekilişi

Hediye Çekilişi
'ne katılmak ve bu gördüğünüz hediyelerin sahibi olmak için


 burayı tıklayarak şansınızı deneyebilirsiniz.

Hazal'ın Seçimleri #1

Selamlar,

Her gün olduğu gibi geçen günlerde D&R sayfasına girdiğimde Sıla sizin için seçti diye bir sayfa gördüm. Sıla bizler için bir kitap, bir dvd ve bir cd seçmişti. Bende bunu her kendime çevirerek her hafta sizler için kitap, film ve bir albüm seçimi yapıyor olacağım.

Ne kadar tutar ben ne kadar istikrarlı bir şekilde devam ettiririm bilemiyorum ama başlangıcı yapıyorum.

Haftanın Kitabı


Shakespearein Sırrı

Kayıp Bir Elmas

500 Yıllık Bir Kolye

Ve William Shakespeare Zamanına Uzanan Bir Sır…

Ailesiyle birlikte başka bir kasabaya taşınan Hero, burada ve yeni okulunda çok sıkılacağını düşünür. Fakat taşındıkları ev hakkında bilmediği müthiş bir sır vardır: Evin eski sahiplerine ait efsanevi bir elmas!

Okulun en popüler -ve kesinlikle en yakışıklı- çocuğu Danny Cordova, bu sırrı çözmek için pek bir isteklidir, hatta kayıp elması arama konusunda Heroya yardım etmek ister. Araştırmaları sürerken komşuları Bayan Roth ise, iki arkadaşa kolyeyle ilgili akıl almaz sırlar anlatır…

Paha biçilemez kolye ile evin eski sahiplerine ait sırların peşine düşen iki arkadaş aradıklarını bulabilecek midir?
(Tanıtım Bülteninden)

Haftanın Filmi Amelie

Amelie 

Pariste küçük bir apartman dairesinde yaşayan, sıkıcı hayatına rağmen küçük şeylerden mutlu olabilen Amélie bir gün evinde başkasına ait çocukluk hatıraları olan bir kutu bulur. Kutunun sahibini bulur ve kimliğini gizleyerek ona hatıralarını iade eder. Bu olaydan sonra yaşamı tamamen değişen Amélie, çevresindekilerin yaşamlarını küçük şeylerle değiştirmeye çalışan bir iyilik meleğine dönüşür. Beğenilmeyerek atılan vesikalık fotoğraf koleksiyonu yapan ve bir "Korku Treni"nde hayalet olarak çalışan Ninonun fotoğraf albümünü ele geçirdiğinde bu kez onun peşine düşer. Birbirleri için yaratılmış olan Amélie ve Ninonun yolları ancak Paris gibi büyülü bir şehirde gerçekleşebilecek bir olaydır.

Yazar Not: İzlemeyenler için büyük bir kayıp olduğunu düşündüğüm bu film bu haftanın yıldızı seçilmeli.

Haftanın CD'si

Zaz Live Tour (CD/DVD)



Albüm İçeriği
1.Les Passants
2.JAime A Nouveau
3.Le Long De La Route
4.Prends Garde A Ta Langue
5.Dans Ma Rue
6.Port Coton
7.La Fée
8.Ma Folie
9.Trop Sensible
10.JArrive Pas
11.Eblouie Par La Nuit
12.Je Veux
13.Je Saute Partout
14.Pray The Sunshine
15.Ni Oui Ni Non
16.Aux Détenteurs


Disk Sayısı: 2

Yazar not: Fransız bir filmden sonra fransız bir sanatçının albümüyle bu haftayı sonlandıralım. Benim favorim ve telefon müziğim Je veux ya senin ?


Bilgiler dr.com.tr adresinden alınmıştır.

9 Nisan 2014 Çarşamba

Hazioz 'la Yaşama Dair: Sokak Kedisi Bob

Merhabalar arkadaşlar,

Geçen günlerde konuk yazar etkinliğini burada olan yazıda blogumda başlattığımı sizlere söylemiştim. Ve gerçekten güzel dönüşler alarak ilk yayınımı bugün sizlere sunuyorum. Tatlı arkadaşım Hazel, beni yalnız bırakmadığın için sana tekrar teşekkür ediyorum.

Sizlerde eğer Hazel'in blogunu takip etmiyorsanız büyük bir kaybınız var demektir. Öncelikle Hazel'in blogu için sizi sol baştan alalım buyrunuz .



Yazıma başlamadan önce bloğunda beni ağırladığı için kitapveguzellik’e çok teşekkür ediyorum. Yazımı beğenmeniz dileğiiyle J

Kedicikleri hatta tüm hayvanları seven biri olarak bu kitabı okumak bana çok iyi geldi, son günlerde çoğu sosyal medyada hayvanlara işkence edenlerin sayısında ki artış tüm hayvan severleri üzdüğü gibi beni de oldukça etkiledi. Tabii bu tarz psikolojisi bozuk kişilere ne yapılacağı ayrı bir konu yada ne yapılmadığı ….!

*Can dostlarımızla ilgili daha önce yazdığım şu yazıma göz gezdirebilirsiniz…

James Bowen | Bob the Street Cat (Sokak Kedisi Bob)
Gerçek bir hikâye olduğunu bilmeyen yoktur ama söylemeden geçmeyelim, kişiler, kedicik hepsi etli butlu canlı kanlı yani J İlk kitapta James’in Bob’u buluşunu ve alt üst olmuş hayatını nasıl değiştirdiğini okuyorsunuz…



Bir sarman kedi nasıl olurda bir insanın hayatını baştan aşağı değiştirebilir çok keyifle okuyacağınıza inanıyorum… Kitabı okurken eğer yanınızda pisicikleriniz de varsa inanılmaz muhteşem bir ambiyans olacağı kanaatindeyim…


James ile Bob sokaklarda müzik yapmaya başlarlar ve ayrılmaz bir ikili olurlar. Kısa sürede Bob’un bir hayran kitlesi oluşur ve birinin Bob’un patisiyle “çak” yaptığı videosunu Youtube’a koymasıyla da tüm hayatları değişir.
 

Google'dan alıntıdır.

Kitapda sevdiğim şeylerden birisi de James’in tavırları,  yani uyuşturucu bağımlısı biri ama yinede yılmamış, kendine bunun bir yerde sonlanması gerektiği bilen ve bunun için savaşan biri.



Google'dan alıntıdır.

*James’in bir de bloğu var, blogda kitabın çeşitli  ülkelerde ki okuyucuları tarafından gönderilmiş fotoğrafları da yer alıyor çok eğlenceli bakmak için tık tık.

Bu arada Bob ve James’i izlemek için tık tık
Kitabın devam serisini önümüzdeki günlerde bloğumda okuyabilirsiniz ^.^